Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

"bi" doğumgünü sonatı

cocuk biraz garipti kendi gibiler onu bilirdi hoş o kendini yıllarca bilmemişti hakkı var ama, "kendini bilmek" kolay degildi çocuk biraz garipti sahi, papatya yolmayı hiç sevmemişti hem yıllar geçtikçe farketmişti "sevmiş", "sevmemiş", papatya pek iplememişti cocuk biraz narsistti, "ist" le biten kelimeleri sevmezdi halbuki zaten sudaki aksine bakarken düşüp ölmesin diye yıllardır seyretmemisti kendini cocuk biraz huysuzdu anlamazlardi, midesi bozuktu insan kusardi yer yer, bedenle kavgalı ruhu gardenyalardaydi gözü, güller köşede dururdu kiz hem akilli hem zarifti bu devirde "anlaşılması" kolay değildi parmaklarıyla bir ezgi mırıldanir, dudaklariyla sarki calardi. kizla cocuk tanisti bahsettik ya gardenyalardan, kız da anlamisti, mırıldandığı ezgilerin içinde, bir de "s" harfini çalmıştı ismindeki "bi" hecenin, b"i" harfinin noktasi kadar yer etmisse hayatında s, b'nin

Leyla, nerde bu Meyra?!

3 arkadas Cihangir'e gider.. S,C ve H adi Leyla oldugu iddia edilen bir mekan aranmaktadir. Yol birilerine sorulmaktadir. H sormak istememekte, S ise ilk önüne gelene soracak durumdadir. S: heh, su karsidan gelen, kasila kasila yuruyen adama sorucam.. Karsidan gelen, kendi halinde yuruyen adam, yolundan edilir, "afedersiniiiiz, leyla neresi acabaaa" diyerek, ruyalarindan uyandirilir. Peki sonra? Karsidan gelen, kasila kasila yuruyen adamin, unlu bir tiyatro sanatcisi oldugu farkedilir, soru geri alinamaz, H ve C karinlarini tutup, katila katila gulmek icin, ortamdan uzaklasirken, S hala unlu tiyatro sanatcisina, oralarda bir Leyla Kafe'nin oldugunu anlatmaya calismaktadir. Gülmek istemekte, fakat dudaklarının belli belirsiz hareketleri dışında hiçbirşey yapamamaktadir. An ızdıraplı geçmektedir. (döngü 1) Ünlü: "Ne munasebet efendim, ben unluyum, yol tarif etmekle mi ugrasacagim size?" S: aa iyi ki de ünlü olmussunuz! zaten hic de sevmezdik siz

Interrail '09

subatta interraile gitme karari verilmistir. gokten para yagacagi umulmaktadir.. oyle ya da boyle bu is gerceklesecek, amsterdam, paris, barselona, roma gibi bilumum onemli sehirlerin hepsi gorulecektir. gorevimiz tehlikedir, bu mesaj kendini imha etmeyecektir.!!

Bu Sehrin Ironisi

bir köprü uzaklıktayken diğer kıta, her gecerken ben o kopruyu asya'dan avrupa'ya isil isil bogazin ustunde olmaktan mi gece makyajlı yüzüyle gorup buyulenmekten mi bir kez daha sansli hissettim kendimi bu sehirde dogmaktan bu sehirde buyumekten bu sehirde asik olmaktan bu sehirde aci cekmekten.. biraz daha iyi anladim ironiler olmadan dil, dil olmuyordu ana dil olmadan ironi olmuyordu anadilsiz ben, "ben" olmuyordu. iki kasini burusturup acikli ses tonunla"abi benim hic anadilim olmadi" dediginde bi bu cografyadaki insanlar anlayip gulumsuyordu.. bu sehrin ironisi de belkibu kadar guzel olup, bu kadar kiymetinin bilinmemesiydi.. ama o kadar gucluydu ki bu savurganligimizin altindan bi o kalkabilirdi kirlettikce biz onu, "ben istanbul'um, hepinizden buyugum" diyebildi.. ondandir bi biz hem yasadik doyasiyabi biz biraz korktuk hep ondan..

Fill in the blanks

kpss, ales, üds, kpds, öss..., hayatimizin rengarenk harflerinin, rengarenk kombinasyonlari.tek başlarına bi o kadar anlamsiz, bi o kadar mahsunken, bi araya geldiklerinde bi o kadar canavarlaşabilen konson ve ünlüleri! taa bundan seneler onceki , ilkokul kariyeriyle baslayan egitim ogretim hayatimizin vazgecilmezi sayilarla baslar,havuz problemlerinde biraz nefessiz bıraktırır, tarih sorularinda hafizalardaki butun kirintilari kullandirtir, felsefede ise biraz soluklandirir. peki nasil oluyor da sayilar ayni sayilerken, kumelerin icinden hep baska kumeler gecerken, dereler, dağlar, tepeler sık sık yer değiştirmezken,tarih tekerrürden ibaretken, ayni sorularin cevaplarini aklimizda tutamıyoruz bi türlü??bu kadar bilgi, bu kadar gereksiz de, ondan mı sınavlardan hemen sonra kafamizdan silip atıyoruz? yok cok gerekliyse neden pratikte hic kullanmiyoruz? uslu sayilarla alisveris yapip, kitaplarda anlatim bozukluklarini bulamiyoruz? (ya da "ben" li mi konusmaliyim?)bu kadar

Çeyrek Asırlık Hayat

tebrikler sezgin bey! artık 25 yaşındasın! : )çok şey bileceğini sandığın, ama hala hiçbişey bilmediğini anladığın hayatta geçen bi çeyrek asır..öğrendiklerini pekiştirmek için bi çeyrek asır daha gerekecek sanırım.. tebrikler sezgin! çünkü bu yıl yine cesur olma hakkını kullandın.. yine çok risk aldın. yine mantığını değil kalbini dinledin.korktuğun zamanlarda oldu ama yine şansına güvendin.yine baş ardın! kısa hayatına yeni renkler, yeni nefesler kattın. hayat seni istemediğin kararları vermeye zorladı, yılmadın. seçimini yaptın, kendine saygın arttı. zaman zaman kendinden sıkıldın, ama tersten bakınca her şeyin zaten sıkıcı olabileceğini keşfettin.düzden bakmayı seçtin o yüzden çoğu zaman. kendini daha çok tanıdın. kendini tanıdıkça daha çok sevdin.kendini daha çok sevdikçe, başkalarını daha çok sevdin.şeffaflaştıkça hafifledin, hafifledikçe kalbin büyüdü.kalbin büyüdükçe, seni sevenler arttı. aşık oldun, aşık olundun."onun omuzlarındayken her şeyden vazgeçebilirdim"

Sezen Aksu / Kurucesme Konseri Sonrasi

Bu; imkansizliklarin olmadigi bir gece. Bu; hayallerini adim adim gerceklestirdigin gunun gecesi. Bu; cocuklugunun sarkicilarini, cocuklugunun sarkicisiyla ayni sahnede soyledigin gecenin gec saatleri. En az birer anilarimizi sakladigimiz sarkilari, basardiklari ile dogru orantili mutevaziligi, "ben burdayim sarkimi soylerim siz de ordasiniz" degil de "ben bi sarki yazdim, hadi beraber soyleyelim yaralarimizi hafifletelim" durusu.. o hala benim kucuklugumun "Sezen Aksu" su.. Eksisi yok, fazlasi yorulmadan urettigi sarkilari. Tiklim tiklim konser salonu, ortaligi yikan alkislardan tahmin ettigimiz musteri memnuyeti; Sezen Aksu'nun uzgun haliyle bile seyirciyi avcunun icine cok rahat alabildiginin kanitlari. Sarisinim'i, Sen Aglama'si, Firuze'si... Herkes en az bir hayalini gerceklestirmeli, bunlarin icinde en az bir "Sezen Aksu" bulunmali... : )