Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yurtdışı mı?

"Yeni verilecek biometrik pasaportların defter ücreti 300-500 tl arasında olacakmış. 5 yıllık harç da zaten 616 tl. çüş demek istiyorum" tweet'i ile irkildim dün bi. Bir pasaport almak yaklaşık 1000 lira. Vizesi, vizeye başvururken hazırlamak zorunda olduğun belgelerin için saçtığın para, yetmedi bi de havalimanında çıkış harcı da cabası. Bu ülkeden gitmesi, en az bu ülkede yaşaması kadar zor. Ayça Şen çok güzel yazmış dünkü Radikal'de: " Yurtdışına çıkmanın sosyete icabı olduğu gibi acıklı bir durum hepimizin kanına işlemiş ve bu görgüsüzlük olduğu sürece de durum düzelecek gibi değil. " Bu nasıl bir AB ile uyum süreci bilemedim. Onlar pasaport bile almadan, ellerini kollarını sallaya sallaya, bir akşam yemeği fiyatına aldıkları uçak biletleri ile gezerken, "yurtdışı" bizim uzak diyarlar olmaya devam edecek bir süre daha sanırım. Üzücü.

Akademisyenlik nedir ki?

Üniversitede bazen hocalar, 2 saatlik bir ders süresini, kendilerinin ve yaptıkları çalışmaların ne kadar önemli olduğundan bahsederek kullanabilirler. Ama biz yine de onları çok severiz.

Friday I'm In Love!!!

Bugun pazartesi, ama havada cuma kokusu var. Ben de Friday I'm in love dinleyip bunu karaladım. Selin taa uzaklardan el atmasa bu kadar güzel olmazdı tabi.

Bazı "bilimsel" gerçekler

Kadın ve Aileden sorumlu Devlet Bakanımızın önceki hafta Hürriyet gazetesine verdiği bazı demeçlere sinirlenen bir grup insan varmış. Aliye Hanım, eşcinselliğin bir hastalık olduğuna inandığını, hepsinin tedavi edilmeleri gerektiğini söylemiş. Ne var şimdi bunda? Niye kızdınız, hasta mısınız siz kuzum? Gayet bilimsel bir açıklama bence. Birbinizi galeyana getirip, hakkında suç duyurusunda bulunmalar, protostelor, eylemler de nesi? 'İnanıyorum' kelimesi yeterince bilimsel gelmedi mi size? Parlak bir gelecek, temiz bir yarın için, öncelikle tüm hastalıklı bireylerden kurtulmamız, ay pardon, hepsini tedavi ettirmemiz gerekir. Sanki bunu bilmiyorsunuz. Neyse, gelelim yazımızın konusuna. Ben Aliye Hanım'ın yerinde açıklamalarına, naçizane birkaç ek yapmak istiyorum. Zira çok kapsamlı almamış kendisi, toplumdaki hastalıklı vatandaşlarımızın türlerini. İşte o yüzden, sıkı durun, bu gece bilimsel açıklamalarımla hepinizi uçuracağım. Kim hastalıklı, kim tedavi edilmeli, hep

Çook çalışıyorum çoook

DOT Marsta - Pornografi

Tiyatro eleştirmenliği haddime düşmez, ama uzun bir aradan sonra önceki akşam izlediğim Dot'un Pornografi oyunu beni kendime getirdi. Özlemişim böyle insanın suratına bi tane indiren oyunlar izlemeyi. Bu tarz oyunlar normalde bana ağır gelir, bedenim oyunun sonuna kadar salonda kalsa da, aklım çoktan salonu, hatta semti terketmiş olur. Ama bu öyle olmadı. Her şeyi pür dikkat dinledim, herkesi, her hareketlerini pür dikkat izledim. Ya çok iyilerdi, ya ben tiyatroyu çok özlemiştim. Ya da her ikisi de. Daha fazla saçmalamadan, BURAYA tıklayarak veya biraz daha aşağı inerek oyun hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olabileceğinizi söyleyim, ve bu güzel Pazar akşamına noktayı koyim. Herkese iyi haftalar.. PORNOGRAPHY / PORNOGRAFİ İLK OYUN 19 KASIM 2009 Yazan: SIMON STEPHENS Yöneten: MURAT DALTABAN Çeviren: PINAR TÖRE Oyuncular: EMEL ÇÖLGEÇEN , EMRE YETİM, BERRAK KUŞ, CEMİL BÜYÜKDÖĞERLİ, UMUT KURT, GİZEM ERDEM, HAKAN MERİÇLİLER, İPEK BİLGİN 2 Temmuz 2005 LIVE 8 KONSER

Londra beni çağırıyor!

Gitmem lazım, Londra beni çağırıyor. Yok yok, birisi değil, komple Londra çağırıyor. Nasıl mı? Her şey Londra'da geçen bir filmi izlerken başladı. Cep telefonumda yeni tanıştığım birinden bir Londra daveti vardı. Tüm masraflarımın karşılanacağı bile söyleniyordu. Ne yazık ki daveti geri çevirdim. Ama fikri zihnimden geri çıkartamadım. O dakikadan itibaren çevremdeki herkes bir şekilde Londra ile ilişkilendi. Kimle konuşsam ya Londra'dan yeni gelmişti, ya yeni gidiyordu, ya gitmek istiyordu, ya da halihazırda ordaydı. Bütün bunların üstüne, dün akşam nedense -hakkında hiçbir bilgim olmamasına rağmen- DOT Tiyatrosu'nun Pornografi oyununa gidelim diye tutturdum. Hikaye nerede geçiyordu bilin bakalım??! Londra! Hala bitmedi. Eve geldiğimde Facebook duvarımda İspanyol bir arkadaşımdan yeni bir mesaj vardı. Londra'ya yerleşmişti, beni ne zaman ziyaret edeceksin diyordu! Üstüne bugün yeni tanıştığım İstanbul'da yaşayan bir yabancının, 'nerelisiniz?' s