Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Karton Adam

Fransız ev arkadaşım, yıllar önce sevdiği adam için kalkmış Münih'e gelmiş. Onca yılın sonunda, yaşadıkları ile hayal ettiklerinin aynı olmadığını görünce, zor da olsa “benden bu kadar” demiş. Az önce, kutu kutu paketlenmiş hayatını, dolu dolu gözleriyle yavaş yavaş dizerken duvarın dibine; “işte tüm hayatım bu” dedi bana sessizce. Onca yıllık ilişkinin karton kutularda bitmesine mi en çok üzülüyordu, o karton kutuları nereye nasıl sığdıracağının kararını verirken artık yanında kimsenin olmayışına mı, yoksa yıllarını bu adam uğruna karton karton kutularda evinden uzaklarda yaşadığına mı bilmiyorum. Zira, bazı büyük kararların sonunda, karton karton mutluluk taşırken insan evine, bazılarının sonunda damla damla gözyaşı akıtıyor içine. Diyeceğim şudur ki, kalktım Almanya'ya geldim, ama şu hayatı hala çözemedim.

Bir Ozel Okul Ogretmeninden İtiraflar

Münih'te çalıştığım okulun binalarından birkaçı ve bahçesi  Bu “parası olanların en iyi eğitimi alıp en iyi yerlere gelmesi” işi bazen beni o kadar çok üzüyor ki anlatamam sayın okuyucular. Özel bir okulda öğretmenim, bana ve öğrencilere sağladığı olanaklar sınırsız. Hem kendimi geliştirebiliyorum, hem öğrencileri. Ama gelin görün ki, arada düşününce neden herkesin bu şartlarda eğitim alamadığını, içim bi fena oluyor. Çok isterdim ki, süper donanımım ve pratik zekamla bu soruna şuracıkta çözümler üreteyim, sonra bu yazı sansasyon yaratsın, gazetelerin köşe yazarları birbirleriyle kavga etsin, şana şöhrete kavuşup çok para kazanayım, aynı şeylerden bahsedip, isimlerini farklı farklı koyduğum kitaplarım milyonlar satsın, benim milyonlarımı evde muhasebecim bölsün çarpsın toplasın, çocuklarım gittikleri en pahalı özel okuldan döndükten sonra, özel derslerine evde devam ederken ben yarattığım insanüstü varlıklarım ile övüneyim, herkes mutlu olsun. Ama hayat, yazı yazmak kad

2 Kelime 2 İnsan

Almanca sınıfında çokkültürlülüğümüzle sınırları zorluyoruz sayın okuyucu. Ben ki daha önce Uluslararası bir çok grupta bulundum, böylesini hiç görmedim. Amerika'dan,Japonya'ya, Rusya'dan Brezilya'ya Mongolya'dan Peru'ya Gürcistan'dan Polonya'ya uzanan geniş bir yelpazemiz var. Ve tabi çok çok sevimli Hint'li hocamız! Kendisi doktorasını Almanya'da yapmış ve Hinduizm üzerine birçok kitap yazmış. Beni bilenleriniz bilir, bi ara yogaya merak salmıştım, taa o dönemlerden aklımda kalan kırıntıları ve Sanskritçe kelimeleri ders sonrası gittiğimiz kafede kendisi ile paylaştığımda hem çok sevindi, hem de çok şaşırdı. Benim katıldığım yoganın gurusu kabul edilen Shiri Mataji ile bireysel olarak tanıştığını duyunca da ben çok şaşırdım. Bi taraftan şaşıradururken, masaya gelip giden kızıl saçlı garsonun hiç benzemediği halde Türk olduğunu düşündüm. Bunu ne düşündürttü bana, sormayın. Lakin gecenin sonunda Türk olduğunu öğrendiğimde, bu sefer şaşıran tara

Bonn Seyahat Notları

İkinci Almanya içi - şehir dışı yolcuğumu gerçekleştirdim. Öncesinde mentor'umun evine gitmiştim. (15 dakikada arabayla gittiğimiz yerin şehir dışı olduğunu çok sonradan anlasam da.) Neyse, eski başkentimiz Bonn'da ülkenin dört bir yanında şu an asistanlığını yapan çeşitli ülkelerden gelen benim gibi taze öğretmenlerle 2 günlük eğitime katıldım. Toplantı notlarını veriyorum: Biritişler ve İrlandalılar biraz hayal aleminde mi yaşıyorlar, bana mı öyle geliyor? Mesela, tüm dünya yarın “artık ingilizce yerine sanskritçe anlaşalım arkadaşlar ya” diye bi karar alsak, bi şekilde hepimiz o dili öğrenebilirmişiz gibi geliyor, ama o United Kingdom'lılar ne yapacak bana söyler misiniz? Bu dil öğrenme konusundak yeteneksizlik ve tembellikleri, herkesin onların ayağına gitmesindendir umarım, yoksa başları belada. Bakın ben yazıyorum. Comenius Asistanlığı denen şey, başta zor bir süreçmiş sahiden de. Herkes aynı tarz sorunları yaşarmış. Kendini hala öğrenci sanarken anide