Buraya gelmeden çok önce, hatta buranın neresi olduğunu bile öğrenmeden önce biliyordum buranın bana çok iyi geleceğini. Geldi de. Bir günde erip de, hayatın tüm sırlarını keşfetmedim, her şey aşama aşama gidiyor, ama Münih bana biraz torpil yaptı, 2-3 adım zıplatarak yürüttü. O yüzden dedim ki geçen gün, “Münih benim Hindistan'ım oldu”. Ferrari'sini satan bilge gibi kitaplar veya Thank You India gibi Alanis Morissette şarkıları sağolsun, huzuru bulmanın yolunun Hindistan'dan geçtiğine dair inanışlar yavaştan kafama kazınmıştı son zamanlarda. Yok, karşı da değilim, gitmesem de Hindistan'ı severim, Hint'li arkadaşlarım vardır, onları da çok severim. Ama kişisel gelişimimde Münih, şu an bana Hindistan'ın vermediğini verdi. Ya da birçok şeyi elimden aldı. Bu da nedense işe yaradı. Size büyük bi devrim gibi gelmeyebilir, ama bakkala giderken bile müzik dinlemekten vazgeçemeyen ben, kulaklıkların kulaklarıma daha fazla zarar vermesine “dur” demeden
"Benim içimde yeni bir heves var canlarım. Kendim olma hevesi."