Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Münih Hindistan'ım Oldu

Buraya gelmeden çok önce, hatta buranın neresi olduğunu bile öğrenmeden önce biliyordum buranın bana çok iyi geleceğini. Geldi de. Bir günde erip de, hayatın tüm sırlarını keşfetmedim, her şey aşama aşama gidiyor, ama Münih bana biraz torpil yaptı, 2-3 adım zıplatarak yürüttü. O yüzden dedim ki geçen gün, “Münih benim Hindistan'ım oldu”. Ferrari'sini satan bilge gibi kitaplar veya Thank You India gibi Alanis Morissette şarkıları sağolsun, huzuru bulmanın yolunun Hindistan'dan geçtiğine dair inanışlar yavaştan kafama kazınmıştı son zamanlarda. Yok, karşı da değilim, gitmesem de Hindistan'ı severim, Hint'li arkadaşlarım vardır, onları da çok severim. Ama kişisel gelişimimde Münih, şu an bana Hindistan'ın vermediğini verdi. Ya da birçok şeyi elimden aldı. Bu da nedense işe yaradı. Size büyük bi devrim gibi gelmeyebilir, ama bakkala giderken bile müzik dinlemekten vazgeçemeyen ben, kulaklıkların kulaklarıma daha fazla zarar vermesine “dur” demeden

Başka Tostlar Yakmadan

" Kızarmış tost. Ne kadar çabalarsanız, hiçbir zaman kusursuz olmaz. Ya hiç kızarmaz ya da yanar. Ekmeğin üzerindeki yanıkları bıçakla kazıyanlardan mısınız, yoksa üzerine reçel sürüp yanık tadını saklayanlardan mı? Yanık tostu atar mısınız, yoksa hiçbir şey olmamış gibi yer misiniz?  "Bugüne kadar ben yanık tostu yedim. Bunu annemden öğrendim. O herkesi ve her şeyi kendinden daha fazla önemserdi. Annemin verdiği "kendini feda etme" mesajı bir çocuk için fazla karmaşıktı. O, bana bir kadının her zaman en kötüsünü beklemesi gerektiğini ve bol yağlı bir tosta sahip olduysam, bunun için bir yerlerde başka insanların o tost için acı çektiğini öğretti."  diye başlamış "Yanık Tost" kitabın arkasında sözlerine Teri Hatcher.  İnsanın kendine değer vermemesini, hayatta sürekli kendine haksızlık yapmasını, ve istemediği halde çeşitli sebeplerden türlü fedakarlıklara girmesini yanık tost metaforundan vermesi, belki dünyanın en akıllı işi değil ama, be