“2016 bir Tarantino filmi gibi geçiyor” diye okumuştum bir yere. Filmden ziyade her bölümü ayrı işkencelerle bezeli uzun soluklu bir dizi olmadı mı bu? Bugün ben de herkes ile birlikte Trump’ın Amerika başkan olması ile açılan yeni sezona uyandım. Biraz tanıdık hisler kapladı önce içimi. “Ama nasıl?”, “Kim?”, “Nerede peki bu insanlar?”, “Hiç mi görmediler, düşünmediler, hissetmediler, anlamadılar?” diye düşündüm. Sonra zaten bu işlerden bir türlü anlayamadım diye kendi kendime hayıflandım. Facebook sayfam Trump resimleri ve söylemleri ile doldu, taştı. Yıllardır adını, sanını, şöhretini duyup, neye benzediğini hiç merak etmediğim bir adam, ne kadar ötelemeye çalışsam da gelip edepsizce gündemime oturdu. Zaten öylesi adamlar sevimsiz yüzleri, elleri, sesleri ve söylemleri ile gelip sürekli soframıza, yemeğimize, sohbetlerimize dadandıkları için olmuyor mu tüm bu olanlar? Dünya, çok eskimiş bir teknolojik eşya gibi; parça parça her yerinden dökülürken, her gün başka bir tarafı
"Benim içimde yeni bir heves var canlarım. Kendim olma hevesi."