Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sakin Manifesto

Bağıra çağıra kendini ifade eden insanlardan olmadım ben. Bacaklarını kocaman açıp oturan adamlardan da. Sakızı patlayarak çiğneyenlerden de. Etrafa sebepsiz kızgın bakanlardan da. Olmayacağım. Bu dünyanın “yırt parçala at” tarafını destekleyen insanlar varsa ben inadına kibar tavrımı koruyacağım. Eleştirilere açık olacağım ama kabalığa değil. Hayatta kalmak için onların sertliğinin, bilgiçliğinin, hoyrat dillerinin parçası olmayacağım. Hayatın içindeki küçük mutlulukları sevmeye devam edeceğim. Merdivenlerden bebek arabasını indirmeye çalışan anneye yardım etmek ve onun minnettar bakışı gibi. Yürüyen merdivenlerden korkan yaşlı amcaya el uzatmak gibi. Toplu taşımada tanımadığın birisi ile göz göze gelip aynı şeye gülebilmek gibi. Yolda hapşıran birisine çok yaşa diyebilmek gibi. Roger Ebert’in “Kibarlık bütün politik görüşlerimi özetliyor” sözünü okuyup, uzaklara dalmak gibi. 

Neydi Adı?

Çok hüzünlü, buruk, ağlayan bir mide ile uyandım bu sabah. Neydi bunun adı? Uykusuzluk? Çok çalışma? Stres? Ev özlemi? Çocukluğumu gördüm rüyamda. Kadıköy’deki evimizi. Ailemizin bir parçası gibi gördüğümüz üst kat komşularımızı. Ne güzeldi komşuluk Kadıköy’de. Okuldan eve gelince annem evde yoksa üst katın zilini çalar; annem gelene kadar Cemile Teyze ile otururdum. Ne annemin ne de Cemile Teyze’nin cep telefonları olmadığı için, annemin nerede olduğundan tam emin olmazdık. Ama dert edilmezdi; ya market alışverişinden dönmek üzereydi, ya anneanneme uğramıştı, ya da önemli bir işi vardı. Zaten pamuk saçlı Cemile Teyze ile sohbet etmek de çok keyifliydi. Sonra yaz tatillerinde annemle geç uyanmalarımız vardı bizim. Erken kalkmayı sevmezdik; keyif yapardık 11’lere kadar. Bazı günler kalkıp Sabah Şekerleri’ni seyrederdim. Murat Başoğlu’nun linç edilmediği, nefretimizi tweet atmak yerine, sevgimizi faks çektiğimiz dönemlerdi. Özlem Tekin konuk olmuştu bir keresinde, daha ilk albümünün