Macaristan'da Erasmus yaparken, İtalyan bi arkadaşım sayesinde keşfetmiştim Nouvelle Vague'u. Kimdirler, nedirler, yaptıkları müziğin adı nedir bilmeden, Budapeşte sokaklarında dinleyip durmuştum. Pek de sevmiştim. Sonra Türkiye'ye dönüp, haklarında bişeyler öğrenmeye başlayınca, gördüm ki, bu grubu tek bilen ben değilmişim. Baya bi insan sever, takip edermiş. Her sene İstanbul'a gelirlermiş, bikaç gün içinde tüm biletler bitermiş. Sabrettim, yılmadım, dün gece nihayet yakaladım Nouvelle Vague'u. İki seksi hatun, pek de güzel canlı icra ettiler şarkıları. Too Drunk To Fuck, Guns Of Brixton, Friday Night Saturday Morning gibi hitlerle biz ordan oraya savrulurken, konserin sonuna geldiğimizi açıkladılar, ama kimse yemedi tabi. Lakin onlar bizi başka bi konuda yedi. 3 kere bise gelmelerine ve 2 'şer şarkıyla bis yapmalarına rağmen, bir türlü, herkesin çığlık çığlığa ismini bağırdığı In A Manner Of Speaking'i söylemediler. Tabi ki biz de bunu şaka sandık.
"Benim içimde yeni bir heves var canlarım. Kendim olma hevesi."