Ana içeriğe atla

Kayıtlar

kitap etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Başka Tostlar Yakmadan

" Kızarmış tost. Ne kadar çabalarsanız, hiçbir zaman kusursuz olmaz. Ya hiç kızarmaz ya da yanar. Ekmeğin üzerindeki yanıkları bıçakla kazıyanlardan mısınız, yoksa üzerine reçel sürüp yanık tadını saklayanlardan mı? Yanık tostu atar mısınız, yoksa hiçbir şey olmamış gibi yer misiniz?  "Bugüne kadar ben yanık tostu yedim. Bunu annemden öğrendim. O herkesi ve her şeyi kendinden daha fazla önemserdi. Annemin verdiği "kendini feda etme" mesajı bir çocuk için fazla karmaşıktı. O, bana bir kadının her zaman en kötüsünü beklemesi gerektiğini ve bol yağlı bir tosta sahip olduysam, bunun için bir yerlerde başka insanların o tost için acı çektiğini öğretti."  diye başlamış "Yanık Tost" kitabın arkasında sözlerine Teri Hatcher.  İnsanın kendine değer vermemesini, hayatta sürekli kendine haksızlık yapmasını, ve istemediği halde çeşitli sebeplerden türlü fedakarlıklara girmesini yanık tost metaforundan vermesi, belki dünyanın en akıllı işi değil ama, be...

Yaşayan Kütüphane

Yeni bir kütüphane keşfettim. İki gündür oraya gidiyorum, saatlerimi geçiriyorum. Öyle hoşuma gitti ki, Sevgililer Günü baskısını bile üzerimden atıp günümü keyifle tamamlayabildim. Bu kütüphanede kitaplar insan, koltuklar raf, etrafta vızır vızır çalışanlar kitap kurtları, okuyucular ise biz meraklı insanlar. Girdiğinizde önünüze bir katalog koyuyorlar ve bir kitap seçmenizi istiyorlar. Katalogda kitap başlıkları, başlıkların altında ise bazı açıklamalar yer alıyor. Kürt, alevi, ermeni, roman,rum, gay, lezbiyen, biseksüel, transseksüel, hiv pozitif hastası, şizofren, başörtülü kadın, Türkiye'de yaşayan yabancı, ressam hatırladığım başlıklardan bazıları. Açıklamalar bölümünde ise, toplumda bu başlıklar hakkında akla gelen önyargılar yer alıyor. Üzücü, sıkıcı veya gereksiz olduğunu düşünseniz de bu önyargıların, en az birkaçının sizin beyninizden de geçtiğini itiraf etmek zorunda kalıyorsunuz kendinize ve dalıyorsunuz kütüphaneye. E önyargılar evde otururken kendi kendine kır...

Küçük prens ile buluşma

Küçük prensi okumak için yeterince büyüdüğüme kanaat getirip, dün gece belki yine küçük olurum umudu ile aldım kitabı elime. Ekşi Sözlük yazarları da boşa yazmamış "bu bir çocuk kitabı değil, çocukların gözünden büyük kitabı" diye. Ne kadar büyüttüysem dünyayı, o kadar kafama vurdu küçük prens. Onca telaşenin arasında unuttuğumuz "ya koyun dört dikenli çiçeği yerse ne olur"u hatırlattı. "İnsanların artık anlamaya zamanları yok. Dükkanlardan her istediklerini alıyorlar. Ama dostluk satılan bir dükkan olmadığı çin dostları yok artık." "Sözler yanlış anlamaların kaynağıdır." "Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez." "İnsan evcilleştirilmeyi kabul etti mi, biraz da gözyaşını göze almalı." Olur da, benim gibi fazla büyüyüp büyüttüklerini düşünenler varsa, ya da başucu kitabını kaybetmiş, karda soğukta dışarıya çıkamayanlar, buyrun size küçük prens, hem türkçesi, hem ingilizcesi.. http://www.kucukprens.org/index.php ...