"Kızarmış tost. Ne kadar çabalarsanız, hiçbir zaman kusursuz olmaz. Ya hiç kızarmaz ya da yanar. Ekmeğin üzerindeki yanıkları bıçakla kazıyanlardan mısınız, yoksa üzerine reçel sürüp yanık tadını saklayanlardan mı? Yanık tostu atar mısınız, yoksa hiçbir şey olmamış gibi yer misiniz?
"Bugüne kadar ben yanık tostu yedim. Bunu annemden öğrendim. O herkesi ve her şeyi kendinden daha fazla önemserdi. Annemin verdiği "kendini feda etme" mesajı bir çocuk için fazla karmaşıktı. O, bana bir kadının her zaman en kötüsünü beklemesi gerektiğini ve bol yağlı bir tosta sahip olduysam, bunun için bir yerlerde başka insanların o tost için acı çektiğini öğretti." diye başlamış "Yanık Tost" kitabın arkasında sözlerine Teri Hatcher.
İnsanın kendine değer vermemesini, hayatta sürekli kendine haksızlık yapmasını, ve istemediği halde çeşitli sebeplerden türlü fedakarlıklara girmesini yanık tost metaforundan vermesi, belki dünyanın en akıllı işi değil ama, beni son günlerde en çok mutlu eden işi oldu.
Kitap tabi ki yeni değil, Desperate Housewives oyuncusu Teri Hatcher'ın dizinin patlamasından bir sene sonra çıkarttığı, aslına bakarsanız buram buram pazarlama taktiği kokan, hatta kapağına bakıp da, arkadaşımın yemek kitabı sandığı , plajda okunacak kitaplardan. Ama bana sorarsanız, bu noktada, piyasadaki benzerlerinden kat kat daha şeker. En azından Ebru Şallı'nın yemek kitaplarından daha sempatik gözüküyor.
Hani bi diziyi çok sevince, oradaki karakterlerin gerçek olduğuna inanırsınız, o oyuncuları gerçek hayattaki "rolleri" ile tanımayı ısrarla reddedersiniz, başka dizilerde oynamasınlar isterseniz falan ya, Teri Hatcher öyle değil. O yüzden yüreğime su serpti. Bildiğiniz Susan Mayer'miş o da gerçek hayatta. Herhalde bu dizilerde, başrol için hep yeni yüz seçerken, iyi oyunculuk yanında, karaktere benzerlik de arıyorlar artık günümüzde; sıkı fanlar böyle hayal kırıklıkları yaşamasınlar, reytingler düşmesin diye.
Kitapta, hem özel yaşamından, hem iş yaşamından verdiği örneklerle, bizlerin hayatına ne benzer şeyler yaşadığını anlatıyor Teri; tabi bi taraftan da ne yanık tostlar yediğini. Ukalalık yapıp, akıl vermiyor, ben size söylüyor gibiyim, ama aslında kendime söylüyorum diyor.
Bi düşünelim, kim bilir kaç yanık tost yedik biz de bu hayatta? İstemeden okuduğumuz üniversiteler, sevmeden yaptığımız işler, aşkından emin olmadığımız halde bırakamadığımız sevgililer, istemediğimiz halde nazını çektiğimiz arkadaşlar, onca hakkı yenmiş davalar, söylenemeyip içe atılmış sözler, gizli kalmış aşklar, üç akorlu-iki notalı şarkılar, taraflarından bekletilip de geldiklerinde ses çıkaramadığımız insanlar, otobüste istemeden yer verdiğimiz teyzeler / amcalar, tam bir şey üretirken hop odaya dalıp konsantrasyonumuzu bozan ebeveynler, kanımızı emen sivrisinekler, sizden daha az şey bilen öğretmenler, kestirmeden başınıza gelmiş işverenler, kim bilir daha neler. Oyyy. Böyle giderse hem ayvayı, hem yanık tostları yiyip durmaya devam edeceğiz sayın dostlar. İyisi mi ben kitabı okiyim, siz de tostlara bakın o arada.
Yorumlar