elinizde olmayan sebeplerden, barselona seyahatiniz son anda iptal edilmiş,
elinden oyuncağı alınmış çocuk gibi hissederken,
son zamanlarda birsürü ispanyol arkadaşınız olmuş, hatta belki fazlası olmuşken; kendinizi sık sık "ispanya" kelimesini telafuz ederken bulurken,
sizin içli dışlı olmanız yetmezmiş gibi, en yakın arkadaşınız da, ruh ikizini ülkenizde kimse kalmamış gibi, her paragraf ismini kullanıp yıpratmak istemediğim o malum ülkede bulmuşken...
woody allen bir film yapsa,
ona "vicky cristina barcelona" gibi etkileyici bir isim koysa (her ne kadar bizde "barselona, barselona" gibi her yaz dillere dolanan pop şarkılarını andıran bir isimle vizyona girse de)
penelope cruz, javier bardem, scarlett johansson harikalar yaratsa,
giula y los tellarini, juan serrano, pace de lucia bu resimleri harika ispanyol müzikleri ise süslese,
sonra arkadaşınız, gecenin bir yarısı size telefon açsa,
bunu ölüm kalım meselesi haline getirerek, ruhen ve bedenen bulunduğunuz tüm durumlara başkaldırmanızı söylese, üşenmeyip gecenin 12'sinde bu filme gitseniz..
siz de yerleştirmez miydiniz hafızanızın en güzel köşesine, Maria Elena rolündeki Penelope'nin, delirme sahnelerini,
siz de istemez miydiniz, "gidelim Barselona'ya, bohem bir sanatçı hayatı yaşayalım, sonra sıkılınca fransa'ya geçeriz" demeyi,
siz de sorgulamaz mıydınız aşk önyargılarınızı; iki kişi arasındaki inkar edilemez malum kimyadaki, eksik elementin belki de 3. bir kişiyle doldurmanın anormal olmayacağı fikrini,
oturup bilgisayar başına, tavsiye etmek için bu görsel-işitsel şöleni herkese
siz de yazmaz mıydınız bu yazıyı??
Sez
Yorumlar