Ana içeriğe atla

Dünden önce, yarından sonra

bugün dolmuşta giderken farkettim, 10 yıl öncesinin 'Sezgin'i, yazın sıcak İstanbul'unda, staj vazifesini yerine getirmek üzere, her sabah erken saatlerde yola düşer, öğle güneşi etrafı yakıp, kavurduktan biraz sonra da paydos yapardı. kafasında staj paraları ile alacağı bilgisayar, anneye hediyelik cep telefonu, gidilmesi gereken filmler, alması gereken kasetler / cd 'ler vardı. (evet, o zamanlar kasetler vardı!!!)
yolda kulağında müzik, her sabah aynı yolları bu düşüncelerle bitirmiş, gün bitmiş, olanları kara deftere karalamış, defteri rafların en arkasına saklamış, bu günlere gelmiş o Sezgin.

bugun: yine kulağında müzik, yine yollarda. kaset/cd kalmadı; istediği şarkıyı seçtiği küçük kutular/mp3 çalarlar var. staj parasıyla alınmış kocaman bilgisayar 1 sene önce, hurda niyetine verilmiş, yerine şu satırların yazıldığı, teknolojik dizüstü alınmış. satırlar artık internet adı verilen görünmez defterlere yazılıyor, kağıtlar israf edilmiyor. eskinin rafın en tozlu yerine saklama adeti gitmiş, bi de üstüne üstlük blog denilen yerde tüm o yazılar sergilenir olmuş.

şimdinin sezgin'i karar veremedi, o zaman mı hayat daha kolaydı, şimdi mi?
kazandığı para daha azdı, bilgisayarı taşınmazdı, cep telefonu külçe kadardı.
bilgi arsızı interneti yoktu ama, ordan sızan virüsleri de yoktu.

olgun olmak zorunda değildi, istediği kadar kızma hakkı vardı.
yine aşk acısı çekerdi, ama gençti. her savaşın azalta azalta bittiğini farketmezdi.
çok parası olunca mutlu olacağını sanardı; tutunduğu umutlar vardı.
her aşktan sonra, kendini bitiş çizgisine daha çok yaklaşmış gibi hissetmezdi.

yazılar yazardı, bundan 10 yıl sonra bakıp o günün Sezgin'inin kendisiyle dalga geçeceğini bilmezdi. ondandır, dramatik yazılar yazar, haline üzülür, ama pes etmezdi.
ama şimdinin sezgin'i daha bilinçli, bakınız şimdiden önlemini alıyor.

"25 yıl sonranın sezgin'ine mektup;
geçme dalganı, hala çok mu gencim?
unutma, her yeni yılda değişir hem sayılarım hem kelimelerim
efendim, bir çeyrek asır geçmiş, hala birşey öğrenmemiş misin?
bırakalım bu işleri, tüm bu saçmalıklarımı gün gelir siler misin?"

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anneanneciğime Mektup

Anneanneciğim, Sen gidince önce bir acı saplandı kalbime. Nefes alamadım. Hangi kapıyı çalıp, kime ağlayacağımı bilemedim. Çocukluğum, Kadıköy’üm, fasulyeli otluğum, ne varsa kaydı ellerimden, hepsinin parçalanıp dağılışlarını izledim. Omzumdaki melek yaralandı, Kadıköy’deki kapı hızlıca çarparak yüzüme kapandı. Ne meleğe ulaşabildim, ne kapıyı açabildim, ne de acının içinden geçebildim. Durdurup dakikaları, saniyeleri, bekleme odasında olsan geçmeyecek zamanları, “Nereye gidiyorsun?” demek istedim. Sen gidince anneanneciğim, kim dinleyecek, kim destekleyecek beni bu kadar bilemedim. Kim bakıp Türk kahveme en sıcak, en “kısmet”li gelecekten bahsedecek, kim beni her görüşünde “kurban olurum sana” deyip yaşlı gözlerle boynuma sarılacak, kim hiç doymayacakmışım gibi beni sürekli yedirecek, tahayyül edemedim. Kısacası, sen gidince anneanneciğim, isyan bile edemedim. Öylesine üzgündüm ki, gözyaşlarım savrukça yere düşerken, o kefenin içindekinin sen, o tabutu tutanın ben olduğuma ina

DOT Marsta - Pornografi

Tiyatro eleştirmenliği haddime düşmez, ama uzun bir aradan sonra önceki akşam izlediğim Dot'un Pornografi oyunu beni kendime getirdi. Özlemişim böyle insanın suratına bi tane indiren oyunlar izlemeyi. Bu tarz oyunlar normalde bana ağır gelir, bedenim oyunun sonuna kadar salonda kalsa da, aklım çoktan salonu, hatta semti terketmiş olur. Ama bu öyle olmadı. Her şeyi pür dikkat dinledim, herkesi, her hareketlerini pür dikkat izledim. Ya çok iyilerdi, ya ben tiyatroyu çok özlemiştim. Ya da her ikisi de. Daha fazla saçmalamadan, BURAYA tıklayarak veya biraz daha aşağı inerek oyun hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olabileceğinizi söyleyim, ve bu güzel Pazar akşamına noktayı koyim. Herkese iyi haftalar.. PORNOGRAPHY / PORNOGRAFİ İLK OYUN 19 KASIM 2009 Yazan: SIMON STEPHENS Yöneten: MURAT DALTABAN Çeviren: PINAR TÖRE Oyuncular: EMEL ÇÖLGEÇEN , EMRE YETİM, BERRAK KUŞ, CEMİL BÜYÜKDÖĞERLİ, UMUT KURT, GİZEM ERDEM, HAKAN MERİÇLİLER, İPEK BİLGİN 2 Temmuz 2005 LIVE 8 KONSER

Sakin Manifesto

Bağıra çağıra kendini ifade eden insanlardan olmadım ben. Bacaklarını kocaman açıp oturan adamlardan da. Sakızı patlayarak çiğneyenlerden de. Etrafa sebepsiz kızgın bakanlardan da. Olmayacağım. Bu dünyanın “yırt parçala at” tarafını destekleyen insanlar varsa ben inadına kibar tavrımı koruyacağım. Eleştirilere açık olacağım ama kabalığa değil. Hayatta kalmak için onların sertliğinin, bilgiçliğinin, hoyrat dillerinin parçası olmayacağım. Hayatın içindeki küçük mutlulukları sevmeye devam edeceğim. Merdivenlerden bebek arabasını indirmeye çalışan anneye yardım etmek ve onun minnettar bakışı gibi. Yürüyen merdivenlerden korkan yaşlı amcaya el uzatmak gibi. Toplu taşımada tanımadığın birisi ile göz göze gelip aynı şeye gülebilmek gibi. Yolda hapşıran birisine çok yaşa diyebilmek gibi. Roger Ebert’in “Kibarlık bütün politik görüşlerimi özetliyor” sözünü okuyup, uzaklara dalmak gibi. 

Yeni Şarkım 14 Şubat (Sırtım Ağrıyor) ve Hikayesi

Adı üstünde Sevgililer Günü ve o günün omuzlarımıza bindirdiği yükler sebebiyle ağrıyan sırtlarımız hakkında bir şarkı 14 Şubat/Sırtım Ağrıyor. Sinsi sinsi içimizi kemirip yanımıza yatan, bizi bile uyutan ama kendileri uyumayan canavar düşüncelerimiz de var içinde; birilerinin doğurduklarını hiç acımadan doğrayan caniler de. Yani aslında çok da neşeli bir şarkı değil. Fakat şarkıyı sahne performansı çok şen şakrak geçti. Gülenler ve kahkaha atanlar çok bol oldu, bir yerde dayanamayıp ben bile sözlerin ortasında gülmeye başladım. Sebebini bilmiyorum. Sanırım sadece benim kafamın içinde döndüğünü sandığım deli saçma cümlelerde birşeyler buldu dinleyenler kendilerinde o gün. Çok da güzel oldu. Benim içinse hafif komik olan birkaç durum daha vardı. Bunları paylaşmak istiyorum. Çok sevgili gitarist arkadaşım Manuel Stübinger’den bu şarkıda bana gitarla eşlik ederken ayrıca loop station da kullanmasını rica etmiştim. Bilmeyenler için ne olduğunu söyleyelim. Sesinizi veya çaldığ