o kadar yoğunum ki bu aralar,
bütün yaşadıklarımı bir yerlere not etme ihtiyacı hissediyorum yine
bu kayıt altına alma dürtüsü kimden, nerden bulaştı, genlerime mi kodlandı çözemedim
doğam emrediyor, ben boyun eğiyorum
acı da çekmiyorum, halimdem memnunum,
arada megolaman sanacaklar diye korkuyorum, o kadar..
belki doğmamış torunlarım, yüzyıllar sonra, tozlu bir sandığın içinde, derinlere gömülü, kapağı asma kilitli bir defter bulamazlar; ama internetin tozlu sayfalarında (internetin o zaman alacağı şekli hayal edemiyorum, bizim şu anki tozlu sandık imgemiz solda sıfır kalır belki..) küçük bir gugıllama yaparlarsa, onlara bıraktığım yegane mirası görürler, ben de ölümsüzleşmiş olurum, falan fıstık.
- Haziran sonunda 14 ülkeden 2'şer kişinin katılacağı uluslararası bir müzik forumunda ülkemizi temsil eden iki kişinin yarısı olacak kişi ben seçildim.
Kuzeylere doğru uçuyorum, Estonya dolaylarına. Ah bir de, cebimde söküğü dikebilsem, oralara gitmişken çok merak ettiğim Finlandiya'yı da bir önizleme yapsam ne hoş olurdu.
- Binbir emekle girdiğim okulumu bitirmeme ortalama 1 ay gibi bir süre kaldı. Ne garip, ben daha yeni başlamışız gibi hissediyordum. Büyüyünce ne olacağımı hala bilmiyorum, ama içimden bir ses doğru yolda olduğumu söylüyor, ona güvenmek istiyorum :p
- O ses değil, ama başka bir ses, bu bitirdiğim okulu 3. lük gibi bir dereceyle bitirdiğimi söylüyor, bense pek inanamıyorum. 3 değil 33 olabilir mi acaba diye düşünüyorum :)
- Ajlan Mine'nin Mine'si diye tarif etmezsek "hangi Mine, kimdi o?" gibi sorulara maruz kalacağımız Mine Çağlayan, yeni bir albüm yapmış, bi sevdik bi sevdik. "14 yıl aradan sonra albüm yapan bir kadın, bu kadar mı değişmez", "böyle mi şarap gibi yıllanır", ya da "teknoloji bu kadar mı gelişti" dedik. O bahaneyle eski Ajlan Mine şarkılarına da göz gezdirdik, "kalbim boşlukta hiç çare yooook" diye tınlarken onlar, Ajlan'ı ve 90'ların günümüze göre kat kat kaliteli Türkçe Pop müzik piyasasını sevgiyle andık. (Acaba biz o zamanlar çocuktuk, ondan mı daha kaliteli olduğunu düşünüyoruz? isimli başlığımızı sonraki haftalara bıraktık).
- Herkesin mutlu, sevecen güler yüzlü olduğu bir yere gitmeye başladım. Adımın sonuna bey koyuyorlar, kapılarda karşılıyor, güleryüzle uğurluyorlar. Kendimi tatilde gibi hissediyorum! Hayat kalitem artsın, göbek yağlarım azalsın, kollarım şişsin, yanlarım insin gibi bahanelerin hepsinin üstüme geldiği bir gün, aniden spora yazıldım.. dönüşü kolay olmasın diye bu üyeliği bir yıllık yaptırdım. "iyi ki yapmışım" diyeceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum.
- Reklamını Facebook, myspace, msn camialarında bangır bangır yaptığımız üzere Ladies & Gentlemen ekibi olarak geçtiğimiz haftasonu HaberTurk'te Oylum Talu'nun programına katıldık.. Kendisini de, programı da, HaberTurk'u de çok sevdik..
- Buket Uzuner'in Yolda'sını bir çırpıda okudum, hem beğendim, hem imrendim. Günün birinde ben de bu kitabı yazabilir miyim dedim..
bütün yaşadıklarımı bir yerlere not etme ihtiyacı hissediyorum yine
bu kayıt altına alma dürtüsü kimden, nerden bulaştı, genlerime mi kodlandı çözemedim
doğam emrediyor, ben boyun eğiyorum
acı da çekmiyorum, halimdem memnunum,
arada megolaman sanacaklar diye korkuyorum, o kadar..
belki doğmamış torunlarım, yüzyıllar sonra, tozlu bir sandığın içinde, derinlere gömülü, kapağı asma kilitli bir defter bulamazlar; ama internetin tozlu sayfalarında (internetin o zaman alacağı şekli hayal edemiyorum, bizim şu anki tozlu sandık imgemiz solda sıfır kalır belki..) küçük bir gugıllama yaparlarsa, onlara bıraktığım yegane mirası görürler, ben de ölümsüzleşmiş olurum, falan fıstık.
- Haziran sonunda 14 ülkeden 2'şer kişinin katılacağı uluslararası bir müzik forumunda ülkemizi temsil eden iki kişinin yarısı olacak kişi ben seçildim.
Kuzeylere doğru uçuyorum, Estonya dolaylarına. Ah bir de, cebimde söküğü dikebilsem, oralara gitmişken çok merak ettiğim Finlandiya'yı da bir önizleme yapsam ne hoş olurdu.
- Binbir emekle girdiğim okulumu bitirmeme ortalama 1 ay gibi bir süre kaldı. Ne garip, ben daha yeni başlamışız gibi hissediyordum. Büyüyünce ne olacağımı hala bilmiyorum, ama içimden bir ses doğru yolda olduğumu söylüyor, ona güvenmek istiyorum :p
- O ses değil, ama başka bir ses, bu bitirdiğim okulu 3. lük gibi bir dereceyle bitirdiğimi söylüyor, bense pek inanamıyorum. 3 değil 33 olabilir mi acaba diye düşünüyorum :)
- Ajlan Mine'nin Mine'si diye tarif etmezsek "hangi Mine, kimdi o?" gibi sorulara maruz kalacağımız Mine Çağlayan, yeni bir albüm yapmış, bi sevdik bi sevdik. "14 yıl aradan sonra albüm yapan bir kadın, bu kadar mı değişmez", "böyle mi şarap gibi yıllanır", ya da "teknoloji bu kadar mı gelişti" dedik. O bahaneyle eski Ajlan Mine şarkılarına da göz gezdirdik, "kalbim boşlukta hiç çare yooook" diye tınlarken onlar, Ajlan'ı ve 90'ların günümüze göre kat kat kaliteli Türkçe Pop müzik piyasasını sevgiyle andık. (Acaba biz o zamanlar çocuktuk, ondan mı daha kaliteli olduğunu düşünüyoruz? isimli başlığımızı sonraki haftalara bıraktık).
- Herkesin mutlu, sevecen güler yüzlü olduğu bir yere gitmeye başladım. Adımın sonuna bey koyuyorlar, kapılarda karşılıyor, güleryüzle uğurluyorlar. Kendimi tatilde gibi hissediyorum! Hayat kalitem artsın, göbek yağlarım azalsın, kollarım şişsin, yanlarım insin gibi bahanelerin hepsinin üstüme geldiği bir gün, aniden spora yazıldım.. dönüşü kolay olmasın diye bu üyeliği bir yıllık yaptırdım. "iyi ki yapmışım" diyeceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum.
- Reklamını Facebook, myspace, msn camialarında bangır bangır yaptığımız üzere Ladies & Gentlemen ekibi olarak geçtiğimiz haftasonu HaberTurk'te Oylum Talu'nun programına katıldık.. Kendisini de, programı da, HaberTurk'u de çok sevdik..
- Buket Uzuner'in Yolda'sını bir çırpıda okudum, hem beğendim, hem imrendim. Günün birinde ben de bu kitabı yazabilir miyim dedim..
Yorumlar