Ana içeriğe atla

6'ya Mektup




Sevgili 6;

Aklımı, fikrimi yine yer yer yollarda unuttuğum bu sene, koca 25'i devirip, 'daha' koca 26'ya selam çakıyorum. Ama allahtan The Curious Case of Benjamin Button romanını bizim kendi kendimize araştırıp, bulup okumayacağımızı anladılar, yakışıklı Brad'i alıp bir filmini çektiler, bizde gözlerimiz hafif nemli izleyiverdik de, hayalimizde yeni bir pencere açtık, derinden derine kendimizi sorguladık "ya gitgide gençleşseydik?" diye.
"Birler basamağındaki büyüyen rakam" bu mektup sana işte o yüzden.
Korkutamazsın beni o kadar da. Hem içten içe gençleşiyorum hala, bunu da aldığım çocukça kararlarla, safça inandığım insanlarla, manyakça katettiğim yollarla ve böyle kendi kendime deli gibi yaptığım konuşmalarla kanıtlıyorum gördüğün üzre.

Yine de kuşbakışı bir bakarsak, iki "bir eylül" arası yaşanmışlıklara, görüyorum ki boşa çizilmemiş, o ince ince çizgiler bu surata. Hem öğrenmiş / hem eğlenmiş / hem iğrenmiş / hem incelmiş / biraz susmuş /biraz susamış / kah gülmüş / kah güldürmüş / ne uslanmış / ne paslanmış / günleri yutar olmuşum.

Yeni dostlar eklemişim eskimeyenlerin yanına mesela; değerlerini gece kafamı yastığa koyduğumda taa derinde hissettiğim, deliliğimi hemen anlayıp da kaçmasınlar diye, yer yer kendilerine akıllıca laflar taklit ettiğim. Arada "harika bir insan" olduğumu söylerler, belli ki henüz anlamamışlar; bozmayalım.

Yeni bir okul bitirmişim sonra, girerken bitmeyecek, biterken devam etmeyecek sandığım. Ama ne mümkün, öğrenme obezi bu bünye,"yüksek"lerde uçalım bu sefer diyor, peki diyorum. Onu da bozmayalım.

Yeni kararlar almışım;, kimilerine daha bir arka çıktığım, kimilerini hiç utanmadan yarı yolda bıraktığım. O kararlar da bazen geçip karşıma bir bir dalga geçiyorlar, "çabuk kaçtın, kendinle çeliştin, senden adam olmaz" gibi laflar ediyorlar, akıllarınca tarafımdan kullanılıp köşeye atılmanın acısını çıkarıyorlar, bozmayalım.

Yeni "o" 'lar sokmuşum hayatıma; kimilerinden uzun uzun bahsettiğim, kimilerini bir cümleyle geçiştirdiğim. Birinde takıldım kaldım son zamanlarda. O farkında değil, beni mutlu etmek ona çok yakışıyor. Ama beni insanözlemez, sıkgörüşmez, kalbiezilmez doğa üstü bir varlık sanıyor, e hadi onu da bozmayalım uleyn.

Ve sevgili 6,
hoş zamanlar geçirdik sevgili 5 ile / şimdi sıra sende / iyi bak bu sene yanındaki 2'ye / göremeyeceksin onu sonra nasılsa uzun bir süre / bir sonraki karşılaşmanızda, ben 62'de /
muhtemelen olamam bu kadar geveze / o sebepten şu 2 fazla satırı / nolur bana çok görme..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Anneanneciğime Mektup

Anneanneciğim, Sen gidince önce bir acı saplandı kalbime. Nefes alamadım. Hangi kapıyı çalıp, kime ağlayacağımı bilemedim. Çocukluğum, Kadıköy’üm, fasulyeli otluğum, ne varsa kaydı ellerimden, hepsinin parçalanıp dağılışlarını izledim. Omzumdaki melek yaralandı, Kadıköy’deki kapı hızlıca çarparak yüzüme kapandı. Ne meleğe ulaşabildim, ne kapıyı açabildim, ne de acının içinden geçebildim. Durdurup dakikaları, saniyeleri, bekleme odasında olsan geçmeyecek zamanları, “Nereye gidiyorsun?” demek istedim. Sen gidince anneanneciğim, kim dinleyecek, kim destekleyecek beni bu kadar bilemedim. Kim bakıp Türk kahveme en sıcak, en “kısmet”li gelecekten bahsedecek, kim beni her görüşünde “kurban olurum sana” deyip yaşlı gözlerle boynuma sarılacak, kim hiç doymayacakmışım gibi beni sürekli yedirecek, tahayyül edemedim. Kısacası, sen gidince anneanneciğim, isyan bile edemedim. Öylesine üzgündüm ki, gözyaşlarım savrukça yere düşerken, o kefenin içindekinin sen, o tabutu tutanın ben olduğuma ina

DOT Marsta - Pornografi

Tiyatro eleştirmenliği haddime düşmez, ama uzun bir aradan sonra önceki akşam izlediğim Dot'un Pornografi oyunu beni kendime getirdi. Özlemişim böyle insanın suratına bi tane indiren oyunlar izlemeyi. Bu tarz oyunlar normalde bana ağır gelir, bedenim oyunun sonuna kadar salonda kalsa da, aklım çoktan salonu, hatta semti terketmiş olur. Ama bu öyle olmadı. Her şeyi pür dikkat dinledim, herkesi, her hareketlerini pür dikkat izledim. Ya çok iyilerdi, ya ben tiyatroyu çok özlemiştim. Ya da her ikisi de. Daha fazla saçmalamadan, BURAYA tıklayarak veya biraz daha aşağı inerek oyun hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olabileceğinizi söyleyim, ve bu güzel Pazar akşamına noktayı koyim. Herkese iyi haftalar.. PORNOGRAPHY / PORNOGRAFİ İLK OYUN 19 KASIM 2009 Yazan: SIMON STEPHENS Yöneten: MURAT DALTABAN Çeviren: PINAR TÖRE Oyuncular: EMEL ÇÖLGEÇEN , EMRE YETİM, BERRAK KUŞ, CEMİL BÜYÜKDÖĞERLİ, UMUT KURT, GİZEM ERDEM, HAKAN MERİÇLİLER, İPEK BİLGİN 2 Temmuz 2005 LIVE 8 KONSER

Sakin Manifesto

Bağıra çağıra kendini ifade eden insanlardan olmadım ben. Bacaklarını kocaman açıp oturan adamlardan da. Sakızı patlayarak çiğneyenlerden de. Etrafa sebepsiz kızgın bakanlardan da. Olmayacağım. Bu dünyanın “yırt parçala at” tarafını destekleyen insanlar varsa ben inadına kibar tavrımı koruyacağım. Eleştirilere açık olacağım ama kabalığa değil. Hayatta kalmak için onların sertliğinin, bilgiçliğinin, hoyrat dillerinin parçası olmayacağım. Hayatın içindeki küçük mutlulukları sevmeye devam edeceğim. Merdivenlerden bebek arabasını indirmeye çalışan anneye yardım etmek ve onun minnettar bakışı gibi. Yürüyen merdivenlerden korkan yaşlı amcaya el uzatmak gibi. Toplu taşımada tanımadığın birisi ile göz göze gelip aynı şeye gülebilmek gibi. Yolda hapşıran birisine çok yaşa diyebilmek gibi. Roger Ebert’in “Kibarlık bütün politik görüşlerimi özetliyor” sözünü okuyup, uzaklara dalmak gibi. 

Yeni Şarkım 14 Şubat (Sırtım Ağrıyor) ve Hikayesi

Adı üstünde Sevgililer Günü ve o günün omuzlarımıza bindirdiği yükler sebebiyle ağrıyan sırtlarımız hakkında bir şarkı 14 Şubat/Sırtım Ağrıyor. Sinsi sinsi içimizi kemirip yanımıza yatan, bizi bile uyutan ama kendileri uyumayan canavar düşüncelerimiz de var içinde; birilerinin doğurduklarını hiç acımadan doğrayan caniler de. Yani aslında çok da neşeli bir şarkı değil. Fakat şarkıyı sahne performansı çok şen şakrak geçti. Gülenler ve kahkaha atanlar çok bol oldu, bir yerde dayanamayıp ben bile sözlerin ortasında gülmeye başladım. Sebebini bilmiyorum. Sanırım sadece benim kafamın içinde döndüğünü sandığım deli saçma cümlelerde birşeyler buldu dinleyenler kendilerinde o gün. Çok da güzel oldu. Benim içinse hafif komik olan birkaç durum daha vardı. Bunları paylaşmak istiyorum. Çok sevgili gitarist arkadaşım Manuel Stübinger’den bu şarkıda bana gitarla eşlik ederken ayrıca loop station da kullanmasını rica etmiştim. Bilmeyenler için ne olduğunu söyleyelim. Sesinizi veya çaldığ