"İnsanın çocukluğu, anavatanıdır" demiş Doğan Cüceloğlu bir kitabında. Çok etkiledi bu cümle beni. Sezen Aksu'nun son albümü 'Öptüm' ü dinlerken de bu cümle vardı kafamda. Çünkü Sezen Aksu, benim çocukluğumdu. Gülme sebeplerimden biriydi. Temiz çarşaf kokulu yatağıma girdiğimde, içeriden gelen, ince belli bardakla çay kaşığının dansının sesiydi. Annemin sesiydi. Babamın sesiydi. Bitmek bilmez şarkı söyleme hevesimdi. Mehmet Ali Erbil'le Çiğdem Tunç 'un yaptığı Değiştir yarışmasını aile meclisinde oynadığımızda, rahatça sırtımı yasladığım yüzlerce şarkının sahibiydi.
Sezen Aksu, çocukluğumdu.Tabi ki her ergen gibi, ben de büyürken, çocukluğumu hoyrat bir şekilde odanın en görünmez köşesine attım, 12 yaşında The Spice Girls, Backstreet Boys gibi çerezler 14'ünde Marilyn Manson Bon Jovi gibi sertler, ilk üniversite zamanları Norah Jones, Björk, Alanis gibi kadın sesler, ikinci üniversite zamanları Chopin, Mozart, Tchaikovsky, Rachmaninov klasikler peşine düştüm.
O arada Sezen'i biraz unuttum.
Ama o Türk Pop'una hiçbir zaman mesafeli kalmadı, ben artık 'best of çıkarır' diye düşündükçe, o yeni şeyler üretti.
Derken 2008 yılının yazında, Açıkhava sahnesinde, kendisiyle aynı sahnede (büyük bir koronun içinde de olsa) şarkı söyleme fırsatı buldum.
Çocukken, evde avaz avaz söylediğim şarkıların içine girdim, Sezen şarkısı oldum.
Arada sahnedeyken, önümde şarkı söyleyen kadının Sezen Aksu olduğu gerçeğinden koptuğum vakitler olduğunda, kendimi dürttüm; zira inanması zor bir gerçekti.
Her şarkısı, her yaşta ayrı anlam ifade edecek kadar derindi ve katmanlıydı. Sanki o, her yaştan, hepimiz olarak, tek tek geçmişti; öteki olabilmişti, yerine koyabilmişti.
Üstelik Sezen Aksu, gerçek bir divaydı. Hem çok dolu, hem çok sadeydi. Onun bulunduğu ortamdaki herkesi tesiri altına alan enerjisi, başka kimselerde yoktu.
Sezen Aksu, boşuna Sezen Aksu olmamıştı.
Ve şimdi de öptü.
Uzun zamandır, Özlem Tekin, Göksel ve Nil'in albümlerindeki düzenlemeleri ile beğenip , takip ettiğim Alper Erinç, albüm açılış şarkısı 'Unuttun mu Beni' de döktürmüş. Amy Şarapevi düzenlemesine, Sezen'in hafif çatlak sesi iyi gitmiş. Ah Felek Yordun Beni'nin romantik-komedi dizeleri ise, hem kocaman bi gülümseme koyuyor suratımın ortasına, hem yükümü hafifletiyor sabah akşam demeden.
Zaten müziğin, romanların, filmlerin, dizilerin en sevdiğim yanları da bu değil mi? Biraz insanın yükünü hafifletmek, biraz ilham olmak, biraz da güldürmek.
Sen çok yaşa Sezen Aksu.
Öptüm,
Sez.
Yorumlar