Paris, 2011 |
"Dolu dolu yaşamak lazım hayatı" diyor içimdeki çocuk. Alıyor beni oradan oraya sürüklüyor.
Bazen yerimde dururken, kalbimi dinliyorum, güm güm güm atıyor. Gelin bir de siz dinleyin, içeride sanki deprem oluyor.
Hayat sırf Serdar Ortaç'ı değil, bazen beni de yoruyor. Ne gelirse başıma aynı anda 1 değil 5 yerde olmaya çalışmaktan geliyor.
Bazen diyor ki içimdeki büyük, "arada dur, bir geriye bak. Neler yapmışsın özetle, yanlarına da birer altın tak."
"Duramam keşfedecek çok şey var" diyor öteki soluklanmadan. Sonra ekliyor Hayyam'dan, "mutluluk iste, ömür dediğin bir an."
Onlar öyle atışırken, bazen olan bana oluyor, araya girip bunları ayırayım dersem, bir iki yumruk da bana geliyor. Hasta yatağımda yatarken, ziyarete sayın terellli geliyor; ne bir çorba, ne bir şiir; olsa olsa kaygı getiriyor.
Ey terelelli, 2011 'i devirdim ben, sende neler ne var ne yok? Kanımca 2012 'de bol neşe var, pek keder yok.
Bu zırdelilere dikkat et sen, biri miyop, diğeri hipermetrop,
Dengeyi bulamazsan, hayat dört köşeli bir top.
Yorumlar