Resim: Erdal Yaşaroğlu
|
Herkesin eski'si farklı da olsa bi eski bayram özlemi var genel olarak.
Bana da sorsanız, kendi çocukluğumdaki bayramları bugünkülere tercih ederim.
Acaba bu durum, eski'nin hangi yıl olduğuna değil de, sizin hayatınızın hangi yılınızda olduğuna bağlı olabilir mi?
Yepyeni bişey bulmuş gibi heyecanmaya gerek yok tabi, çocuklara bayramlar hep daha güzel,bunu herkes bilir. Ama bunun el öpmek kadar kolay bir icat ile para kazanmak dışında başka sebepleri de olması lazım, değil mi?
Mesela, çocukken hayata dair fazla hırslarınız, başarı meraklarınız, başarısızlıklarınız, bitirilmiş üniversiteleriniz, zamanı gelmiş evlilik yaşınız vesaire yok. O yüzden akrabaların sizi sorularla bunaltabileceği yerin bir sınırı var. "okul nasıl, karnen kaç geldi, ingilizce de mi öğrendin, ay canım benim" gibi kısa ve öz sohbet, size fazla yorulmadan ortamdan uzaklaşma izni verebiliyor. Ama şimdi öyle mi? "Aa yurtdışına mı gidiyorsun, neresine, güzel mi ki oralar, valla burada kaldığına değmez, git tabi, ne yapacaksın şimdi orda tam olarak, kalacak yer ayarladın mı, annen de üzülüyordur" gibi sorular ve cümleler yığını dört bir yandan yüzünüze çarparken, sizin pek de cevap vermenize fırsat kalmadan konu değişiverir ve değişen konu ile ilgili aynı yoğunluktaki soru ve cümlelere maruz kalmaya devam edersiniz. Arada bir konuşmaya çalışırsınız, ama öyle bi cevap verirsiniz ki, verdiğiniz cevapla, siz bile hayatınızı tamamen anlamsız hissediverirsiniz. "Bugüne kadar bu kadar boş mu yaşadım ben, of" diye debelenirken, önünüzdeki tatlılar en güzel kaçış noktası gözükür. Bi süre sonra tatlılar, sorular, sohbetler her şey baymışken, bayramlardan ne kadar sıkıldığınızı, oysa çocukluğunuzdakilerin böyle olmadığını hatırlarsınız. İşte sebebi budur dilinin ortasını üst damağına değdiremeyen sayın okur, hiç kafanızı yormayın rica ederim.
Büyüdükçe para kazanmak zorlaştı, sorular kazıklaştı, tatlılarsa ağırlaştı.
Hadi şekerli bayramlar.
Yorumlar