Önce kızıyorum, sonra geçiyor. Fırtına yerini durgun sulara bırakıyor. O zamanlar daha çok seviyorum seni. Ama gel gör ki bu hayat beni zaman zaman yoruyor. Gölde kano ile giderken üstüme su fışkırtıyor. “Ben seni istemiyorum” dersem içimde bir yerler ağlıyor. “Sen ağlama dayanamam” deyince de boğazına kuvvet bağırıyor.
Ne zaman beraber yürüsek sen durup bir çiçeğe bakıyorsun. Beni dinlemediğin için kızıp laflarımı yanında bi sakinleştirici ile yutuyorum. Sonra hatırlıyorum, her şey amigdaladan. Primitif amigdalalardan. Beni korumaya çalışırken paraşütlerimi elimden alanlardan. Siz bırakın beni, yaşıyorum bir şekilde. Peki ya ne yapsak o boğazlarına basılan kedilerle, bacakları kesilen köpeklerle ve sütleri ellerinden alınan ineklerle?
Sevmek dokunmak değil mi? O zaman biraz dokun ki sevdiğin belli olsun. Ama tiyatroma dokunma, konservatuvarıma dokunma, sanatıma dokunma. Zaten bebek hala ağlıyor, uçak inemiyor, yemeğim gelmiyor. Bana dokun ama keyfime dokunma. Bebeğin sesi gitgide inceliyor, önümde yemeğim soğuyor, ses tellerime birşeyler batıyor. Bana dokun, yılan ol, bin yıl yaşama. Bu ülke yanmış kek gibi kokuyor, karamelize olmuş şeker gibi kavruluyor, haklarına tecavüz edilmiş çocuk gibi şaşkınca etrafına bakınıyor. Bana dokun ama yaralarıma tuz basma. Neler olacağını söyle, artık bu acıyı içime çeke çeke ölmek bana iyi gelmiyor. Ne yapacaksan yap, ama lütfen yaşansın artık hepsi bir anda. Ölüm değil çünkü acı beni korkutan. O minnoş teyzeleri, anneanne yemeklerini, güzel sohbetleri arayacak olmak içimdeki tozları ayağa kaldıran. Aynı okullarda okuyup, aynımsı tezleri yazıp, yaz aylarında benzer tatilleri yapıp, o tatil fotoğrafları ile insan kıskandırırken aslında İstanbul trafiğinde oturup canavar olmak fikri beni kaçıran oralardan. Hür doğmuş, hür yaşamış, kime neymiş, bana neymiş, sana neymiş diye coşup, iki kadının aşkını “yılın skandalı” olarak yorumlayan küflü fikirler bütünü midemi kaldıran. Lütfen bana dokun ama en kırılmış yerlerimin üstüne dirseğini koyma.
Fotoğraf: Sevnur Serim, Münih Onur Yürüyüşü, Temmuz 2018
Yorumlar